Değişim Kurultayı

CHP, Cumhuriyetin 100. yılında 4-5 Kasım’da tarihi bir kurultay yapıyor. Bu kurultayı çok önemli, yüzyıllık bir tarih ile yüzleşilecek. Bir tarafta değişimciler, bir tarafta yenilikçiler… İki grup yarış halinde. Değişimciler Kemal kılıçdaroğlu’nu değiştirme dışında farklı bir şey söylemiyor. Yenilikçi kanat ise Kemal Kılıçdaroğlu kalsın yönetim kademeleri yenilensin diyorlar.

Değişim sihirli kelime…

Değişim söylemlerinin hedefinde bulunan tek isim, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, değişim algısı gölgesinde zorlu bir kurultaya hazırlanıyor.

Değişim, dönüşüm, yenilikçilik gibi düşüncelerin siyasi yapılanmalarda değer bulması, karşılığı olması elbette Türk siyasetinin, gelişimi ve artan kalitesi açısından çok önemli ve sevindirici.

Tabi CHP’de değişim isteyenlerin hedefi gerçekten değişim mi ?

Bu durum tartışmaya açık ve sorgulanmaya muhtaç.

Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğünde başlayan Millet İttifakı anlayışı kutuplaşan, ötekileştirilen, birbirine kin ve nefret besleyen farklı görüşleri aynı ideal etrafında toplamıştı. Bu ideal, kutuplaşmadan, hep birlikte var olmanın gücüyle, samimiyetle daha ileriye şeffaf, adil, sorgulanabilir ve demokrat bir Türkiye idealiydi.

Özellikle iktidarın aşırı kutuplaştırdığı, öfke ve kavgadan beslenen siyaset anlayışı ile baskı altına aldığı toplum üzerinde barış, sevgi, saygı, dinleme, anlayış ve nezaket diliyle kavgadan ve kutuplaşmadan uzaklaşmaya çalışan bir Kılıçdaroğlu ile Millet İttifakı anlayışı/fikri çok yol kat etmişti.

Kılıçdaroğlu, Türkiye’de CHP’nin nasıl iktidara geleceğinin siyasi ve toplumsal formülünü,siyasi ve toplumsal kucaklaşma ile olacağını biliyor ve inanıyordu. CHP, Sağ’ın desteğini almadan, Sağ ile kucaklaşmadan, Sağ’a kapılarını açmadan, halka inmeden, dokunmadan iktidara gelemezdi. İşte asıl değişim buydu. Büyük değişim CHP’nin halka arzıydı.

Toplumsal kucaklaşmaya dayalı bu anlayışın 2019’da yapılan yerel seçimlerde Ankara ve İstanbul gibi büyük metropollerin alınmasıyla ispata muhtaçlığı da kalmamıştı.

Bu idealin somut katma değeri bu kadar açık ve net sonuçlar vermiş olmasına rağmen, bu temel üzerine yürütülecek siyasetin daha da güçlendirilmesiyerine, bu anlayışın yayılmasından rahatsız olarak değişim istemek ve değişimin tek formülününse Kemal Kılıçdaroğlu’nun gitmesi olduğuna yönelik mühendislik üretmek ne anlama geliyordu.

Değişimciler hep bir ağızdan “değişim isterük” deyip dolaşıyorlar. Ancak değişim adına tekbir fikri anlatabilmiş değiller. Tek söyledikleri “vatandaş değişim istiyor, buna kulak tıkamayalım”. İyi de vatandaş koltuk temsiliyetinindeğişmesini mi istiyor? Yoksa zihniyet değişikliği mi? İşte bu değişimcilerin Kılıçdaroğlu’nun gitmelerini istemelerinin sebebi Kılıçdaroğlu giderse bu inovasyonel düşüncede biter, sağ ile yürütülen yani toplumun tamamını kapsayan siyasi ve toplumsal fikir de rafa kaldırılır.

Peki neden rafa kaldırılmalı?

Saflar daralıyor, yıllardır Atatürkçülük ve Cumhuriyetçilik üzerinden tekelleştirdikleri bu anlayışın imkânlarını dar bir kadronun elinde bulundurması riske giriyordu. Yıllardır CHP’yi yönetenler CHP’nin halka arzından korktular.

Korkularında haklılar.

Yıllardır kendi çıkarlarına hizmet eden Cumhuriyetin Partisinde artık milliyetçi, muhafazakâr, demokrat Atatürk ve Cumhuriyet aşığı samimi çok sayıda insan da yer almaya başladı. Dar bir kadronun elinde tüm kapılarını halka kapatan anlayış, artık taban siyasetiyle, vatandaşıyla bir araya gelerek toplumun her kesiminden gelen insanlarla CHP, siyasal insan kaynağının merkezi olmaya başlamıştı. CHP’ye katılan her bir yeni insan ikbal endişesi veriyordu.

İkbal, koltuk ve rantçıların haricinde birde ideolojik militaristler var ki bunlar kendisi gibi olmayanlara kat-i suretle tahammül edemeyecek kadar bencil ve saldırganlar. Onlar sakallı ya da başörtülü bir Atatürk hayranı, seveni kabul etmiyorlar, bir ülkücü onlar için sadece faşist, dindar bir Müslüman ise sadece yobaz kimliği taşıyor. İşte yaklaşık 70 yıldır CHP’yi iktidara hasret bırakan, bu anlayışla mücadele eden ve büyük değişimin semboller, sloganlar ve isimlerle değil, fikirler ve inançlar üzerinde olacağına inanan ve başaran Kılıçdaroğlu bu iki anlayışı rahatsız etti.

Rahatsızlar, çünkü CHP büyüyordu, elbette ki  sancılar olacaktı, çünkü bu maya tutmuştu.

Toplumun her kesiminde, “özellikle muhafazakârların endişelerine karşın” açık ve samimi bir cevap ve duruş sergileyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kurultayı kazanacağı kanaati oldukça yüksek ancak sonuç ne olursa olsun, bundan sonra yapılması gereken,  korkmadan CHP’nin kapılarını sonuna kadar açık tutmak olacaktır.

Kılıçdaroğlu’nun Millet ittifakı anlayışı, başka liderlerin çıkar/koltuk anlayışına hapsedilmemeli. Çünkü, sadece parti genel başkanları nezdinde değil, toplumun  kendisiyle kurulucak olan temasın, toplumsal bir harekete ve çoğulculuğa dönüşeceği inancı oldukça hakim  gözüküyor

Twitter
Visit Us
Follow Me
Instagram
E-posta
RSS

Benzer Haberler

Daha fazla haber oku